Linux İle Yeni Bir Başlangıç



Merhaba



İlk entrymin Linux üzerine olmasının sebebi ne zamandır blog yazmaya başlamak için aradığım yeni başlangıç hevesini bana yeniden kazandırarak blog işini de kotarabileceğime olan inancımı güçlendirmiş olmasıdır.


Uzun süredir bir Java geliştiricisi olarak blog oluşturup öğrendiklerimi başkalarıyla paylaşma fikri bende vardı. Fakat kendimi bir şeyler yayınlamaya yetecek kadar birikim sahibi görmüyordum. Dedim ki önce kendimi geliştirmeliyim ki daha damıtılmış bilgilerle insanlara bir faydam dokunabilsin. Bunun için çalışırken de bu sefer işlerin yoğunluğu yüzünden zaman bulamadığım için hep erteledim durdum.


Bir ara wordpress mi blogger mı diye bir kararsızlık yaşadım ama bugün dedim ki önce bir yerden başlamalıyım her şey mükemmel olacak diye bir şey beklersem daha çok beklerim. Zaten bu bizim sektörün dinamiklerine de aykırı bir bakıma. Hello World demek bitirmenin yarısıdır dedim.


Bu entryyi yeni kurduğum Linux Mint 17 KDE işletim sistemimden yazıyorum. Linux u uzun süredir kullanıyordum ve hayranlık besliyorum Linux'a lakin daha önceki masaüstü kullanım denemelerimde hep güzel ama şu da olsaydı Windows'a beni muhtaç etmeseydi deyip duruyordum. Bugün kurduğum sürüm ise artık Linux'un geçmişini bilenler için bir gurur kaynağı adeta. Güvenirliği ve yetenekleri yüzünden sunucuların çoğunda tercih edilen Linux kernel'i ve özgür yazılımın ilk eserlerinden GNU kütüphaneleri sonunda sıradan insanın hizmetine amade hale getirilmiş.


Linux Mint ekibi bence mükemmel işler çıkarıyor son zamanlarda. Sonunda birileri insan kullanacak bunu demiş ve kendisi için istediğini başkaları için de isteyebilmiş. Açık kaynaklı projelerin sorunlarından bir tanesi geliştiricilerin de ana sorunu olan "ama benim makinemde çalışıyor" bakış açısıdır. Geliştiriciler için yazdığı kodun bir işi yapmış olması yeterlidir ve herkesin işine yaramasını çok umursamaz yazılımcı. Çünkü sistem yaratma hissi insanlara yardımdan daha büyük bir tatmin kaynağıdır bir geek için. Bu yüzden bug çözmeyi sevmeyiz geliştirilecek yeni özellikler yeni projeler varken.


İlk olarak Ubuntu ile başlayan bu insan için Linux yaklaşımı onun omuzlarında yükselen Mint ile zirve yaparak artık Windows'a muadil değil ondan pek çok yönden daha iyi bir sistem yarattı. Ubuntu'nun kurucusu Güney Afrika'lı dolar milyarderi Mark Shuttleworth maaşlı elemanları ile yıllarca insanlara Linux kurulumları için karşılıksız destek verdi. Yeri geldi her isteyene ücretsiz kurulum CD si gönderdi. Herkese bulut üzerinde ücretsiz alan sağladı. En önemlisi de Dell gibi üreticilerle ortaklık kurarak ana akıma almaya çabaladı Linux'u. Bütün bunları uzun yıllar kendi cebinden finanse etti ve milyonlarca dolar harcadı. O yüzden onu anmamak olmazdı.


Linux Mint Ubuntu'nun bazı gereksiz kısımlarını attıktan sonra kullanıcı deneyimi odağıyla hareket ederek kararlı, test edilmiş, kolay kullanımlı bir sistem oluşturdu. Mint in 4 farklı grafik arayüzü mevcut: Cinnamon, Mate, KDE, XFCE


Windows kullanıcıları için biraz garip gelebilir ama fare ile başlat menüsüne tıklayıp oradan bir uygulamayı açmak ya da bir dosyayı yine fareyle seçip sürükle bırakla başka bir yere taşımak aslında işletim sisteminin sadece görünen yüzüdür ve aynı işleri fare olmadan da sadece beyaz yazıların olduğu simsiyah bir ekranda da yapmak mümkün ve hatta pek çok durumda daha hızlı. İşletim sistemi bu işleri yapan kısımdır. Bir de bizden komutları alıp sonuçları yine bize gösterecek bir kabuk kısmı bulunur en dışta. İşte grafik arayüz de bir nevi kabuktur.


Windows 3.1 zamanlarını hatırlayanlar aslında bunu çok iyi anlayacaklardır. Hani önce sadece DOS vardı ve her şey siyah ekranda yapılıyordu. Sonra Windows u DOS üzerine kuruyorduk bilmem kaç disket ile. Windows da ilk zamanlarında DOS üzerinde çalışan Mario oyunu gibi bir programdı. Sadece bazı özel komutları kullanarak daha fazla belleğe erişirdi ama DOS'un AUTOEXEC.BAT dosyasını bozarsak Windows da çalışmazdı.


Aynı şekilde Linux deyince bir temel işlevler anlaşılır, donanımları tanımak, diski formatlamak, belleği yönetmek ve çoklu işlem desteği vermek vs gibi. Bir de kullanıcı ile etkileştiği katman olan UI (User Interface) katmanı vardır ve bu da Linux un üzerine kurulur. Örneğin Ubuntu'nun sunucu sürümünde istersek hiç grafik arayüz kullanmayabiliriz yani fare hiç bir işe yaramaz. Bu şekilde bir kurulum yapsak bile sonra istediğimiz zaman repository den istediğimiz UI ı üzerine kurabiliriz. Hatta Windows kullanıcılarına yine garip gelecek şekilde birden fazla UI da kurabiliriz. Bu Windows 7 de kullanıcı değiştir der gibi Windows XP ye geçmeye benzer.


Ben bu UI ortamlarından en şık ve kararlı olanı olan KDE 4 ü tercih ettim. Cinnamon ve Mate henüz KDE kadar özellikçe zengin değil. XFCE daha çok eski makinalar için öneriliyor basitliği yüzünden. KDE ise Nokia'nın Symbian için kullandığı QT frameworkü üzerinde C++ ile nesneye yönelik yaklaşımla geliştiriliyor ve benim kullandığım 4.13 sürümü ile artık 4 sürümlerinin zirvesi diyebilirim. Bundan sonra KDE 5 sürümüne geçilecek. O yüzden 4.13 yeterince kararlı diyebiliriz. Zaten yazılımların en son sürümünü kullanmamak lazım çoğunlukla. Bir önceki sürümün en son minor sürümü daha kararlıdır.


Gelelim kuruluma


Ben Samsung NP550P dizüstüne SSD harddisk üzerine kurulum yaptım. SSD diskler son zamanlarda sağladıkları düşük tepki süreleri ve yüksek bant genişlikleri ile çok fark yarattılar kullanıcı deneyimi açısından ve fiyatları son bir yıldır özellikle makul seviyelere inmiş bulunuyor. O yüzden hangi sistem olursa olsun SSD kullanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Eski tip harddiskinizi harici disk yapmak isteyeceksiniz SSD nin hızını görünce.


SSD kullanımında en büyük sorun kapasitelerinin yetersizliğidir. 64GB lık bir harddiske para ayırıp sonra kara kara düşünürüz hangi programları kurmasam diye. Çünkü Windows 8 ilk kurulumda bile 20GB yer ister bizden. Sonrasında her yeni güncellemede ve sürücü kurulumunda şiştikçe şişer ve rahatlıkla 30GB a ulaşır bir kaç ay sonra. Ben ise Linux Mint (ki çok yer kaplayan bir kurulumdur) kurduktan sonra üzerine ihtiyacım olan her tür programı kurduktan sonra baktım sadece 11GB yer kullanılıyor diskte. Gelin de Microsoft hakkında şüpheye kapılmayın. İşin en güzel tarafı ise bu kurulumdan sonra Linux'un neredeyse ilk günkü halini yıllarca koruyacak olması. Ne şişecek ne yavaşlayacak ne de garip davranmaya başlayacak.


Malum Edward Snowden Amerika'nın tüm dünyadaki dinleme olaylarını ifşa edip sonrasında kaçıp Rusya'ya sığınınca Rusya birden devlet bilgisayarlarında Windows kullanmayıp Linux e geçmeye karar verdi. Google a karşı Yandex'i JDeveloper yerine IntelliJ Idea yı, Norton AV ye karşı Kaspersky yi çıkaran Ruslar'ın yeni bir hamlesi diyenler olabilir ama ilginç olanı bununla yetinmeyip Intel işlemci de kullanmayacaklarını açıkladılar. Hemen ardından da Çin aynı şekilde devlet bilgisayarlarında Linux kullanacaklarını açıkladı. Bu açıkça bir cepheleşmenin ilanıdır. Asya cephesi Batı cephesine karşı. Çin'in uzun süredir siber savaşla Amerika'ya saldırdığı bilinen bir gerçekti. Şimdi ise savunmalarını güçlendirmeye başladılar ve siber ortamda savaşlar şiddetlenecek yakında.


Linux'un bu güvenlik yönüne girmişken bahsetmeden geçemeyeceğim. Linux kullanıcıları pek antivirüs kullanmazlar. Linux için pek virüs yoktur çünkü. Olsa da kullandıkları açıklar hızlıca kapatılır çünkü sonuçta açık kaynaklı bir yazılımdır. Ben en azından yaklaşık 5-6 yıllık Linux kullanıcı deneyimim süresince hiç bir virüs görmedim. Windows kullanırken ise bir ya da iki defa belki o da dikkatsizlikten bulaştırmışımdır. Virüslerle başı sürekli belada olanları görüyorum arada çoğunluğu crackli diye tabir edilen orjinal olmayan yazılımlar kullanıyorlar. Önce crackli yazılımı aramak için girdikleri web sitelerinde virüsler malware ler bulaşıyor. Sonra indirdikleri crack yazılımı büyük olasılıkla o crack i yazanın amaçlarına hizmet eder şekilde arka planda sistemi değiştirince ya arka kapılardan virüsler giriyor ya da doğrudan crack programı virüsü indirip kuruyor.


Çok şükür son yıllarda açık kaynak dünyası o kadar ilerledi ki ücretli hiçbir yazılıma ihtiyacım kalmadı. Photoshop yerine GIMP kullanıyorum. Amarok şu ana kadar gördüğüm en güzel müzik çalar. VLC ile her tür videoyu açabiliyorum. Libre Office ile hemen her ofis belgesini işleyebiliyorum. Devede ile DVD lerimi ripliyorum. Firefox ya da Chrome yetiyor web için. Ktorrent en az utorrent kadar iyi bir program. K3b ile cd yazdırıyorum. Audacity ile gitar kayıtlarımı editliyorum. KDenLive ile vidyo editliyorum. Incscape ile çizimler yapıyorum. Okular ile PDF lerimi okuyorum. Geliştirici araçlarına gelirsek de Java zaten platform bağımsız olduğu için Eclipse ten başlayarak tüm araçlar Linux'te de mevcut.


O zaman para vermeden de orjinal yazılım kullanabiliyorsam niye crack ile kendimi riske atayım ki? Bir yazılımın ücretsiz olması onun kalitesiz olduğunu göstermez hatta ücretli yazılım aslında anlaşılması zor bi olgudur. Bugün anlaması zor gelebilir ama PC lerin ilk zamanlarında herkes kendi yazılımını kendi üretirdi ve yazılımlar birer kişisel merak olduğu için kimse bunu satmayı düşünmezdi. Zaten Microsoft ilk olarak bu fikirle çıktığında insanlar epey bir garipsemişti ama şimdilerde ise tersi garip geliyor ne ilginç. Apple örneğin bir donanım firmasıdır ve kimse bir firmanın sadece program satarak büyüyebileceğine inanmıyordu o yıllarda.


GNU nun kurucuları işte buna tepki olarak bayraklarını açtılar ve biz bir işletim sistemini parça parça oluşturabiliriz dediler. Bunun için ilk iş bir derleyici yazarak başladılar (gcc) Gcc ile başka programları derlediler ve yeni programlar ürettiler. Yine o zamanlarda Linus Torvalds adında bir Finli de kendisi için Minixi örnek alarak bir işletim sistemi çekirdeği yazıyordu. Büyük bir karar vererek bu kodları halka açtı ve Linux efsanesi Linus ile böyle başladı. Bu arada Linux'un adı Linus'tan geldiği için "Linuks" diye okunur bilmeyenler için. Sonrasında dağıtım firmaları çıktı Mandrake ya da Red Hat gibi. Sonra Ubuntu piyasayı tekeline aldı ve en son olarak da Mint ekibi Ubuntuyu daha da iyileştirdiler.


Bu kısa tarihçeden sonra kuruluma kaldığım yerden devam edeyim:


1) Kurulum için http://www.linuxmint.com/download.php adresinden 64 bit KDE sürümünü indirdim öncelikle.


2) Sonra bunu YUMI (http://www.pendrivelinux.com/yumi-multiboot-usb-creator/) ile 16GB lık bir flash diske yazdırdım. YUMI kullanarak aynı flash diske Windows 7 ve Hiren Boot CD de kurmuştum ama Windows 7 sonra kurulumda sorun çıkardığı için kaldırdım. Tek bir disk üzerine pek çok işletim sistemi kurulumu koyabilirsiniz bu şekilde. Ben örneğin hack işleri için Kali Linux live cd sini de kuracağım. Gparted live da kurdum mu bir nevi isviçre çakısı kıvamına gelecek flash disk


3) Usb den boot ettiğimde kuruluma geçiliyior ve ilk önce diski yapılandırma seçenekleri sunuluyor. Ben deneyimli olduğum için manual seçeneğini seçtim ve tek tek disk bölümlerini (partition) yaratıp linux e hangilerini kullanacağını söyledim.


SSD nin 50 GB kadarını Linux un Root (kök) dizini için ayırdım. Sonra ikinci harddiskimin de 250 GB kadarını /home dizini için. Kullandığım PC iki hardisk yuvasına sahip o yüzden küçük bir SSD yeterli oluyor. /home dizini linux sistemler için Windows'taki Users klasörüne karşılık gelir ( yada XP deki Documents and Settings dizini) Bu dizini ayrı bir disk bölümü olarak yaratmanın en büyük faydası ben bir gün Linux u formatlamak istersem kişisel bilgilerimin ya da ayarlarımın silinmeyecek olması. Yedeklemeye de gerek olmayacak çünkü zaten ayrı bir yerdeler. Buna benzer bir şeyi Windowsta masaüstü ve belgelerim klasörü için yapabiliyoruz gerçi ama tüm ayarlar için oluyor mu emin değilim.


Son olarak da 8GB kadar bir swap alanı oluşturdum ikinci harddisk üzerinde. Windowstan farklı olarak Linuxte fiziksel bellek tükendiğinde bir dosya kullanılmaz ama bir disk bölümüdür bu. Dolayısıyla diğer dosyaları defrag etmenize gerek kalmazdı eskiden. Şimdi SSD lerde defraga hiç gerek yok ama yine de dosya yerine disk bölümü mantığı güvenlik açısından da faydalı kanımca. Böylece kullanıcılar belleğin uzantısı olan bu kısmı göremiyorlar dosya sisteminde.


4) Bundan sonraki işlemler Next Next diye tabir ettiğimiz şekilde ilerliyor. İnternet bağlantısı varsa son güncellemeler indiriliyor. Güzel bir özellik de dosyalar arka planda kopyalanmaya çoktan başlamış oluyor siz kullanıcı adını şifreyi vs girerken. Benim için bu ilk kurulum yaklaşık 15 dk sürdü USB den boot ettikten sonra. SSD sağolsun :)


Makine yeniden başladığında autologon özelliğini seçmiş olduğum için doğrudan masaüstü karşıladı beni. Boot BIOS ekranından sonra yaklaşık 15 sn sürdü. Daha önce Linux Mint Cinnamon'u denemiştim ve onda 13sn civarıydı bu değer. KDE de 15 sn sonra ekran açıldığında kablosuz bağlantım yapılmıştı ve sistem kullanılabilir haldeydi. Ya ne olacaktı kurulum zaten bunun için diyenler için şöyle açıklayayım hiçbir donanım sürücüsü kurmadan tüm donanımı tanıdı Linux Mint. Wireless'ından Bluetooth'una, Nvidia ekran kartından touchpadine, ses kartından mikrofonuna ve de entegre kamerasına kadar..


Ben sadece Nvidia için kapalı kaynak sürücüsünü (yani Windows'un kullandığı sürücü) indirmek istediğimi söyledim ve tamam a basınca otomatik olarak yeni sürücüye geçildi.


5) Windows kurulumu olsaydı burada işim bitmeyecekti. İnternetten sürücüleri indirecektim. Sonra ofis yazılımı bulacaktım bir yerden. Sonra Internet Explorer ı bir kereliğine sadece Chrome u ya da Firefox u indirmek için açacaktım. O da yetmeyecekti zip dosyaları için Winrar ya da 7Zip indirecektim. Java kuracaktım. Flash plugini indirecektim. Pdf leri okumak için Foxit Reader ya da Acrobat yazılımlarını indirecektim. Böyle gider bu. Linux'te ise bunların hiçbirini yapmama gerek yoktu çünkü bunların hepsi kuruluma dahildi.


6) Ben ise yukarıdakileri kuracağım vakitte başka şeyleri ayarladım. Güncellemeleri yaptım örneğin. O da yaklaşık 10dk kadar sürdü. En son Windows 7 kurduğumda tam kapanırken 2 saat boyunca güncelleştirme kurup sonrasında bir hata aldığını söyleyip bir 2 saat daha bunları geri almakla uğraşan Windows'a epey bir saydırdığım için 10dk bana nimet gibi geldi.


7) SSD için Windows'ta da yaptığımız Hibernate özelliğini kapatmak gerekiyor Mint'te. https://sites.google.com/site/easylinuxtipsproject/bugs#TOC-Hibernate-and-suspend-don-t-always-work-well:-they-make-some-computers-malfunction-or-even-enter-a-coma adresindeki komutları takip ederek komut satırında:


sudo touch /etc/polkit-1/localauthority/90-mandatory.d/disable-hibernate.pkla

sudo kate /etc/polkit-1/localauthority/90-mandatory.d/disable-hibernate.pkla


sonra şunu yapştırıp kaydedip kapattım dosyayı:


[Disable hibernate (upower)]
Identity=unix-user:*
Action=org.freedesktop.upower.hibernate
ResultActive=no
ResultInactive=no
ResultAny=no

[Disable hibernate (logind)]
Identity=unix-user:*
Action=org.freedesktop.login1.hibernate
ResultActive=no

[Disable hibernate for all sessions (logind)]
Identity=unix-user:*
Action=org.freedesktop.login1.hibernate-multiple-sessions
ResultActive=no


8) Windows'ta çoğu kimsenin dikkat etmediği swap kullanma frekansını azaltmak amaçlı https://sites.google.com/site/easylinuxtipsproject/mint-cinnamon-first#TOC-Optimize-your-Solid-State-Drive-SSD-


adresinde tarif edildiği üzere


sudo kate /etc/sysctl.conf


sonra içine şunu yazıp kaydedip kapattım:


# Decrease swap usage to a reasonable level
vm.swappiness=10
# Improve cache management
vm.vfs_cache_pressure=50


9) Çok oyun oynayan biri olmadığım için Nvidia kartını istemediğim zamanlarda tamamen kapatmak için Bumblebee yazılımını kurdum. Bunun için software manager ı şifremle açıp sonra sırayla primus ve bumblebee-nvidia kelimelerini aratıp tek tek bunları kurdum ve sonrasında bilgisayarı yeniden başlattım. Bu yazılım kurma yöntemi yine Windows kullanıcılarına farklı gelecektir. Aslında bazı bilgisayar markaları Acer gibi bu tarz güncelleme programları sunuyorlar son zamanlarda. Programı açıp kontrol et dediğinizde son sürümlerini bulup indiiryor. Bunun dışında akıllı telefonu olan hemen herkes bir kere bir google playstore a ya da istore a girmişlerdir. İşte Software Manager'ın kullandığı bu repository mantığı buna çok benzer. Binlerce uygulamanın bulunduğu bir büyük depo. İsmini yazarak bir uygulamayı bulup kurabilirsiniz. Google da aramanıza gerek kalmaz ve en önemlisi bir kere depodan bir yazılım kurdunuz mu yeni sürümü çıktıkça kendini güncelleyecektir. Yine garip gelecek belki ama bu mantığı bildiğim kadarıyla ilk uygulayan Apple dan falan çok daha önceleri Linux'tu.


Neyse bumblebee yi bir kere kurduktan sonra nvidia kartı uykuya geçiyor ve pil tüketmemiş oluyor. Bu sayede daha önce 2 saat civarı gösteren %80 şarj artık 3:30 saat civarı gösteriyor ve laptop daha az ısınıyor :)


10) Dizüstü bilgisayarda harici bir fare takılıyken touchpad e yanlışlıkla eliniz dokunduğunda beklenmedik davranışlar görmekten hoşlanmıyorsanız KDE buna şöyle bir çözüm getirmiş:


Başlat menüsünde: System Settings-> Hardware-> Input Devices-> Touchpad kısmına gelip Enable/Disable Touchpad sekmesine tıklarsanız "Disable touchpad when mouse is plugged in" diye bir seçenek göreceksiniz. Bunu seçip apply dediğinizde artık ne zaman fareyi bağlarsanız touchpad otomatik olarak kapanacak ve ne zaman fareyi çıkarırsanız geri açılacak.


11) Klavyenizde numpad var ve daha çok rakam girmek için kullanıyorsanız her açılışta numlock'a basmak istemeyebilirsiniz. Bunun için de System Settings-> Input Devices-> Keyboard ekranında Numlock On KDE start kısmında Turn on u seçip Apply dememiz yeterli olacaktır.


12) Windows kullanıcılarının en büyük şikayetidir Linux'te falanca oyun çalışmaz diye ama çalışıyor haberi yok adamın. Hemen software manager a gidip Wine sonra da playonlinux programlarını kuralım. Playonlinux u açalım ve orada otomatik olarak kurabileceğimiz yüzlerce windows oyunu ve programıyla karşılacağız install a tıkladığımızda. Örneğin: Notepad++, MS Office, Internet Explorer 8, Dreamviewer 8, Windows Media Player 10, Age of Empires serisi, Assassin's Creed, Call of Duty, Civilization, Command and Conquer, Diablo 3, Half Life, NFS, Rome Total War bazıları. Daha da güzel olanı Steam de Linux'te çalışıyor. Steam hesabınız varsa oyunlarınıza Linux'te devam edebilirsiniz.


Dos ve amiga zamanlarındaki oyunları hala özlüyorsanız bir sürü emülatör bulabilirsiniz depoda. Nintendo emülatörleri dos vs. Bunlara da gelmeden Mint deposunda bir çok ücretisz oyun bulabilirsiniz. Şu an depoda 1924 oyun gözüküyor. Toplamda da 71000 program var indirilmeye hazır ve hepsi ücretsiz. Bazı kaliteli oyunlar listenin altında olabiliyor. Örneğin DOS zamanında severek oynadığım Atomix oyununun Katomic adında bir KDE klonu olduğunda ilk gördüğümde epey duygulanmıştım. SMC diye bir super mario klonu olacaktı hatta. Bu oyunlar genelde tam çocukların cep telefonlarında bol bol oynayıp şarj bitirdikleri tarzda oyunlar. Kur bir tane oynasın sıkılınca benzeri 100 oyun daha bulunuyor. Ömrü yetmez hepsini bitirmeye :)


13) Compositing yani Windows'un Aero özelliği gibi efektler görsellik açısından çok önemli bence. KDE de Nvidia ekran kartını kapattığım halde entegre Intel kartını kullanarak çok rahat bu tarz efektler yapabiliyorum. Bunun için yaptığım küçük bir ayar oldu:


Başlat menüsünde (Kickoff diye geçer) System Settings-> Workspace Appearance and Behaviour-> Desktop Effects te Advanced sekmesinde Compositing type' ın OpenGl 2.0 ya da 3.1, alttaki Qt Graphics System'ın da Native seçili olmasını sağladım. Bundan sonra daha önce olmayan bazı efektler de açıldı. All Effects sekmesinden istediğimiz efekti açıp kapayabiliyoruz. İngiliz anahtarı simgesine tıklayınca da kısayollarını değiştirebiliyoruz.


Masaüstü efektlerinden en sevdiğim olan Desktop Cube ve sanal masaüstlerinden biraz bahsedeyim






KDE Desktop Cube (4 Masaüstü)




İstediğiniz kadar çok masaüstü tanımlayabilseniz de genellikle 4 tanesi yeterli oluyor ve de Desktop Cube efekti için de ideal sayı bu oluyor.



Desktop Cube'u kullanabilmek için öncelikle 4 adet sanal masaüstü oluşturmamız gerekli. bunun için System Settings-> Workspace Behavior-> Virtual Desktops ekranında Desktops sekmesinde Number of Desktops'ı 4 ve Number of Rows'u da 2 yapıyoruz önce. İstersek her masaüstüne bir isim verebiliriz sonra masaüstü değiştirirken kolaylık sağlaması açısından. Aynı ekranın Switching sekmesinde ise Animation olarak Desktop Cube Animation'ı seçmemiz Desktop Effects kısmında ilgili efektleri etkinleştirecektir.


Sanal masaüstlerini oluşturduktan sonra görev çubuğunun sağ alt kısmında 4 adet dikdörtgen göreceksiniz. (Göremiyorsanız görev çubuğuna sağ tıklayıp add widgets ve sonra Pager diye aratıp çift tıklayarak ekleyebilirsiniz) Bunlar farklı masaüstleridir ve tıkladığınızda o masaüstüne gidersiniz. Kısayolları Ctrl+F1, Ctrl+F2 ... şeklindedir ve geçişlerde güzel bir desktop cube animasyonu izlersiniz. Ctrl+F11 e bastığınızda ise masaüstü kübünü fare ile çevirerek istediğiniz masasüstünü seçebilirsiniz.


Her masaüstünde farklı bir resim ve farklı işlevsellik olsun isterseniz de System Settings-> Workspace Behavior-> Virtual Desktops Desktops sekmesinde Different widgets for each desktop'ı seçmeniz yeterli. Bundan sonra her masaüstünde boş masa üstüne sağ tıklayıp Folder Settings'i seçip bu masaüstüne farklı bir görünüm kazandırabilirsiniz. Eğer bu masaüstü bir dizinin içini göstersin isterseniz View ekranında Layout olarak Folder seçip Apply'a bastıktan sonra gelen yeni Location menüsünden Show the Desktop folder ile masaüstü dizinini ya da Show a place'ten Dolphin'de sol tarafta görünen ve sürükle bırakla yeni kısayollar da ekleyebildiğiniz yerlerden birini ya da o listede bulunmayan herhangi bir başka dizin için (mesela uygulama kısayollarınızın bulunduğu bir dizin olabilir) de Specify a folder ı kullanabilirsiniz. Yine Icons ekranında ikonları sıralama gibi işinize yarayacak bir çok seçenek mevcut.


14) KDE'nin Windows'un önüne geçtiği bir özellik özelleştirilebilirliği. Masaüstündeki hemen her özelliğini zevkimize göre değiştirebiliyoruz. Görev çubuğunda başlat menüsünü sağa alıp ses simgesini sola alabiliyoruz. İstediğimiz her şeye bir kısayol atayabiliyor mevcut kısayolları değiştirebiliyoruz. Başlat menüsünün ikonunu değiştirebiliyoruz örneğin. Bunun gibi bir kaç kullanışlı değişikliği anlatayım:


* Windows'tan alışık olduğumuz masaüstünü gösterme kısayolu olan Win+D yi kullanmak istersek başlat menüsünün sağındaki Show the Desktop widgetına sağ tıklayıp settings kısmında ingiliz anahtarına tıkladıktan sonra kısayol kombinasyonunu girip kaydedebiliriz.


* Her masaüstünde sadece belli açık uygulamalar görev çubuğunda gösterilsin isterseniz görev çubuğuna sağ tıklayıp task manager settings te Filters kısmında screen, desktop ve activity seçeneklerini işaretleyebilirsiniz. Böylece Firefox'u 4. masaüstünde açtıysanız sadece orada gözükecektir. Bir uygulamayı başka masaüstüne aktarmak için de penceresinin başlık kısmında sağ tıklayıp Move to Desktop özelliğini kullanabilirsiniz.


* Bir pencerenin başlığına sağ tıklayıp More Actions altında Keep Above Others'ı seçerseniz o pencere artık en üstte duracaktır sürekli. Bir yazıya bakarak arkada bir şeyler yazmanız gerekiyorsa çok işe yarayan bir özellik.


* Bir pencere çok yüksek olduğu için başlık çubuğuna tıklayıp sürükleyemediğiniz durumda pencerenin herhangi bir yerine Alt ile birlikte tıklayıp sürükleyebilirsiniz.


* Herhangi bir pencerenin sol üstündeki menüden Fullscreeni seçerek onu tam ekran yapabilirsiniz. Böylece başlık çubuğu ve çerçevesi artık görünmeyecektir.


* Yine aynı menüden bir pencereye kısayol atayıp o kısayolla çağırabilirsiniz.


* Kadir gecesi ne zamandı diye google dan bakmadan önce sağ alttaki takvime tıklarsanız Night of Qadr diye göreceksiniz.


* Linux'te her şey hazır geliyordu demiştik. Bir ftp adresine bağlanmak istiyorsak tek yapmamız gereken Dolphin in adres satırına sftp://ahmet@sunucum.com/ gibi bir şey yazmak. Daha da güzeli sonra bu adresi sürükle bırakla sol taraftaki places kısmına alıp sonra tek tıkla seçilebilir hale getirebiliyoruz.


* Bir klasörde arama yapmak için Dolphin'in adres çubuğunda Ctrl+F ye basıp ister dosya adında ister içeriğinde arama yapabiliyoruz.


* Notepad yerine Kate'i kullanıyoruz. Plugin sistemi ile yeni özellikler eklenebiliyor.



Sık kullanılan bazı KDE kısayolları şu şekilde:


* Alt+F1: Başlat menüsünü açar

* Alt+F2: Çalıştır

* Ctrl+Esc: Görev Yöneticisi

* Alt+Tab: Görevler arası geçiş

* Ctrl+F1: 1. masaüstü

* Ctrl+Alt+F1: 1. konsole a geçer. Grafik arayüz 8. konsoledur geri dönmek isterseniz

* Ctrl+Alt+L: Ekranı kilitle


15) Bazı çok kullanışlı KDE uygulamalarının püf noktalarından da bahsetmek isterim.


* Bunların başında elbette dosya yöneticisi Dolphin gelir. Dolphin ile DOS zamanlarındaki Norton Commander tarzı yanyana iki ayrı ekran görünümü elde etmek isterseniz yapmanız gereken Settings-> Configure Dolphin dedikten sonra Startup menüsünden Split View Mode'u seçmek.


Buradaki başka yararlı bir özellik istediğiniz yolu elle yazmanızı sağlayan Editable Location Bar ve görünen dosyaları filtrelemenizi sağlayan Show Filter Bar.


Ben Detail görünümünü daha çok kullanıyorum ve varsayılan ayarlarda ikon boyutları çok büyük geldiği için de ilk iş View Modes menüsünden Preview ayarını biraz sola çekip ikonları küçültüyorum böylece daha çok ikon görünebiliyor bir seferde.

Dolphin'in kullanımı yerel diskimiz ile sınırlı değil. İstersek sftp ve samba (windows paylaşım dizinleri için) bağlantılarımızı da kaydedip bir tarafta bir sftp sunucusu açıkken diğerinde bir ftp sunucusu açıp birinden diğerine sürükle bırakla dosya taşıyabiliyoruz ki sanıyorum bunu Windows üzerinde yapabilen uygulama azdır.

sftp için adres çubuğuna sftp://sunucu.adi yazdığımızda bize ilk olarak şifre soracaktır. Varsayılan olarak Linux'teki login olduğumuz kullanıcı ile bağlanmaya çalışacağı için sftp kullanıcı adımızı girebilmek için bunu önce Esc ya da iptal ile geçiyoruz ve bize kullanıcı adını da soracaktır. Bilgileri girdikten sonra eğer bu bilgilerin hatırlanmasını istersek Remember seçeneğini seçerek bunu sağlayabiliriz. Bu durumda eğer daha önce kullanmadı isek KWalletManager bize yeni bir cüzdan oluşturup bunun da anahtarını soracaktır



Bu cüzdanı bir kere oluşturduktan sonra KDE uygulamalarının entegrasyonu sayesinde bu cüzdanda yer alan şifreleri daha sonra sadece ana şifre üzerinden kullanabilirsiniz.


Kısayolunu kaydetmek istediğiniz dizine kadar gittikten sonra adres çubuğundaki ikonu sürükleyip sol taraftaki kısayollar arasına bırakabilirsiniz.


Eğer ssh kullanabiliyorsanız sftp yerine fish yazıp benzer şekilde bağlantı oluşturmanız mümkün. Windows paylaşımları için ise smb://bilgisayar.adi/paylasim.adi şeklinde kullanabiliyorsunuz.



Dolphin'in bir başka entegrasyonu da bulunduğunuz dizin için bir komut satırı açabilmesi. Bunun için F4 tuşuna basmanız yeterli. İsterseniz de Configure Toolbars menüsünden Terminal simgesini ekleyip Apply diyerek sürekli görünmesini sağlayabilirsiniz. Burada ayrıca toolbardaki simgelerin yerlerini değiştirmemiz de mümkün bu ekrandan.


Son söz olarak Windows'la problemi olan herkese Linux Mint 17 KDE dağıtımını bir kere olsun denemelerini öneriyorum. Yeni aldığınız dizüstü bilgisayar'da Windows 8 geldi ama siz bir türlü ısınamadınız mı? Windows 7 için sürücüleri olmadığı için kuramıyor musunuz? Ya da evde yıllanmış bir bilgisayar var XP çalıştıran ama Windows 7 de yavaş mı çalışıyor? Crackli program kullanmaktan korkuyor fakat Windowsa da çıkarıp 200TL bayılmak enayi gibi hissettiriyorsa. Zırt pırt virüs bulaşıyorsa ve dahi 6 ayda bir format atmak zorunda kalıyorsanız. Zamanla yavaşlıyor ve kasıyorsa bilgisayarınız Linux Mint 17 KDE yi deneyin. %95 sorunsuz şekilde kullanacaksınız. Linux Mint'in Türkçe desteği de çok iyi diyebilirim.


Windows'tan hemen kopmak imkansız elbette. Ben bile hala arasıra ihtiyaç duyuyorum ama %99 işlerimi Linux ile halledebiliyorum. Kalan %1 için ise dual boot ile Linux'un yanına Windows kurdum ve başlarken soruyor Linux mü açılsın yoksa Windows mu diye. Bunun için tek yapmanız gereken Windows ve Linux için ayrı disk bölümleri oluşturup önce Windowsu sonra Linuxu kurmak. Linux zaten Windowsu tanıyarak ona göre menu oluşturacaktır.


Diyelim ki Linux'u kurdunuz ve güzel güzel kullanıyorsunuz ama Windows'ta yaptığınız bir işlemi Linux'te nasıl yapacağınızı tam çözemediniz. O zaman tek yapmanız gereken başlat menüsünde Konversation yazıp chat uygulamasını açmak ve odaya bir soru yöneltmek. Birisi cevap verecektir. Olmadı google da şimdiye kadar cevabını bulamadığım bir sorunum olmadı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar